24 Temmuz 2008 Perşembe

apiterapi






Kiriş balını bundan sonra ÖZÜMBAL OLARAK tanıyacaksınız.
www.ozumbal.com
www.ozumbal.blogspot.com
www.apiterapi.blogspot.com
Ziyaretleriniz beklerim

12 Şubat 2008 Salı

Balın Oluşumu

Sofranıza gelen balın nasıl bir çalışma birliğiyle meydana geldiğini biliyor musunuz ? Yaklaşık 60.000 işçi arısı olan bir kolonide, 20.000 adet tarlacı arı vardır. Günde sefer sayısı ortalama 10 olarak kabul edilirse, 200.000 sefer gerçekleştirilmiş olur ve toplam 10-20milyon çiçek ziyaret edilir. Bu süre içinde toplanan yaklaşık 10 kg nektardan, 5 kg bal üretilir; bu balın da, 1 kg'ını kendileri tüketir. Arıların uçuş mesafalari hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak; 3-5 km yarı çaplı bir daire içinde uçtukları bilinmektedir. Bir arının, kursağını bir kez doldurmak için en az 1500 çiçeğe konması gerekir. Bir yüksük bal yapabilmesi için 60 kez kursağını dolup boşaltması, bunun için de en az 90,000 çiçekğe konması gerekir. Bir tarlacı işçi arı, günde 10 uçuş yaparak, flora durumu ve mevsim göre 15-20 mg nektar toplar. Nektarın balözüne çevrilme oranı %50 kabul edilir. Gezici ve teknik arıcılık yapan bir arıcının, bir kovanında 20.000-60.000 tarlacı arısı olduğunda, bir günde elde edbileceği bal miktarı yaklaşık olarak 20.000 adet arı x10 uçuş x 15 mg nektar x %50=1.5 kg olacaktır. Arının yarım kilo bal yapabilmesi için 3 milyon yediyüzellibin kez çiçeğe konup kalkması gerekir. Bir kilo bal yapabilmek için 40 bin arının 6 milyon çiçeği dolaşması gerekir. Bir kovan arının, 1 kilogram bal üretmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kilogram bal tüketmesi gerekir. Bu da, kovandaki arıların dünya çevresinde 6 kez dönmesi demektir.
BALARILARININ YÖNTEMİ
Arı kolonisi birbirleriyle ilişkili çok sayıda iş kolundan meydana gelen bir organizasyondur. Gerçekte tek bir arının kendi başına uzun süre yaşaması mümkün olamaz. Kolonideki her fert, yapı ve içgüdüleri bakimindan belli fonksiyonlari yerine getirebilecek tarzda gelişirler.





KOVAN FERTLERİ
Yüksek derecede yavru geliştiren normal bir koloni, bir ana arı, binlerce işçi ve erkek arıdan teşekkül eder. Kovandan bulunan koloni fertlerinden erkek arılar aktif sezonun dışında kovandan atılır. Işçi arı sayısı da, bal sezonuna göre ayarlanır.

ANA ARI:
Ana arı, işçi ve erkek arılardan daha uzundur. Ana arı kovanda bulunduğu sürede kolonideki bütün fertlerin anasıdır. Sürekli olarak da işçi arılar tarafından arı sütü ile beslenir. Sürekli olarak da işçi arılar tarafından arı sütü ile beslenir. Iyi bir ana arı günde ortalama 1500 - 2000 adet yumurta yapar. Ana arının beslenmesi, bakılması tamamen işçi arılar tarafından yapılır.
ERKEK ARILAR
Ana arılar ile çiftleşmeden başka ise yaramazlar.Çiftleşme işini başarıyla yapan erkek arılar ölürler. Erkek arılar da genç işçi arılar tarafından beslenir.
İŞÇİ ARILAR
Bütün işçi arılar, ana arı gibi dişidirler. Kovanın en küçük fertleri olan işçi arıların kovandaki sayıları kış döneminde 10 – 15 bin , bal yapma döneminde ise, 40 – 90 bine ulaşır.
Işçi arıların Görevleri :
Normal şartlarda kovan içindeki ve dışındaki bütün işleri yaparlar.
Genç işçi arılar kovan içinde hizmet görürler.Ana arının bakımını yaparlar, ana arıyı arı sütü ile beslerler. Kova isisini değişmeyecek sekilde belli seviyede tutarlar. Nektar ile gelen suyu kanatları ile yelpazeleyerek dışarı atarlar. Kovanın çatlak ve deliklerini kapatarak içeri zararlı ve soğuk girmesini önlerler.Yaşlı işçi arılar kovan dışı hizmetleri görürler. Nektar, polen, propolis toplama ve kovana su taşıma işleri asıl görevleridir. Ilkbahar ve yaz başlarında meydana gelen işçi arıların ömürleri 35 – 40 gündür. Bu dönemde arılar yavru besleme, polen taşıma, nektar toplama ve kovana su getirme gibi agır işlerde çalıştıkları için daha az ömürlüdür.
Bütün işçi arılar, ana arı gibi dişidirler. Kovanın en küçük fertleri olan işçi arıların kovandaki sayıları kış döneminde 10 – 15 bin , bal yapma döneminde ise, 40 – 90 bine ulaşır.



Kovanın havalandırılması:
Kovan içinde oksijen azaldıkça ve karbondioksit miktarı arttıkça, işçi arılar yelpazeleme ile reaksiyon gösteririler. Yaz aylarında kovanın temiz hava ihtiyacı daha fazladır. Normalin üstündeki ısıda, işçi arılar kovan içinde ve düzgün bir sıra ile kanat çırparak kovan içinde yeterince temiz hava sağlar.Yeni gelen balın suyunu uçururlar ve kovan nemini ayarlarlar. Kovana gelen balın olgunlaşması fazla suyun kovan dışına atılması ile sağlar.



Bekçilik Görevi
Isçi arılar bu görevi kovan içi ömürlerinin son günlerinde yaparlar.Uçuşa başladıklarında da kısa süre devam derler. Arılara ve koloniye zarar verecek diğer canlılara karşı hücuma geçerler. Bekçi arıların salgıladığı (pheromon) hormonu ile bütün koloni uyarılır. Zararlının büyüklüğüne bakılmaksızın toplu hücum yapılır ve sokmak suretiyle zararlı etkisiz hale getirilir.
Polen Depolama
Tarlacı arılar getirdikleri nektarı, doğrudan petek gözlerine koymazlar. Gelen nektar, kovan içi hizmetleri yapan genç işçi arılara verilir. Balı olgunlaştıran genç işçi arılar petek gözlerine depolar.Genç işçi arıların nektarın suyunu aldıkları ve çeşitli enzimleri ilave ederek bal olarak depoladıkları bilinmektedir.
İşçi Arıların Kovan Dişi Faaliyetleri
Işçi arılar kovan dışında; araşıtırıcılar ve toplayıcılara haber vererek toplama işini yaparlar.

Nektar Tasiyan Arilar
Nektar toplamak için uçuşa çikan işçi arılar, arka ayaklarını karın kenarına sarkıtarak uçar. Hortumu çenesinin altına kıvrıktır. Çiçeği konduğunda yada bal çiçeğini alır. Bal arıları kaynağı anlarlar, kısa bir muayene yaptıktan sonra çiçekten nektar alımına başlar. Nektarı alınan çiçeklerde koku azalacağından, arılar bunu tespit ederler bos yere zaman kaybetmezler.Arı bal toplamaya çiktığında 60 ile 1000 arasında çiçeği ziyaret eder.
ederler bos yere zaman kaybetmezler.Arı bal toplamaya çıktığında 60 ile 1000 arasında çiçeği ziyaret eder.



Balın oluşumu
Nektarın arılar tarafından olgunlaştırılması ve özellikle arının bal midesinde bazı salgılarla işlenerek değiştirilmesi sonunda bal meydana gelir. Arı tarafından gözlere yerleştirilen bu taze balın ayrıca suyunun uçurularak tam anlamıyla olgunlaştırılması gerekmektedir. Ancak bu dönemden sonra gözlerdeki balın üzeri sırlanarak kapatılır. Tarlacı arıdan nektar yükünü devralan evci arılar, bu hammaddeyi bir çeşit yoğurup olgunlaştırır ve bal halinde gözlere koyar.Balın hammaddesi (nektar, bal salgısı yada diğer sıvılar ) tarlacı arılar tarafından bal keselerinde kovana taşinir. Tarlacı arı kovana geldiğinde bal kesesindeki karışımı bir ya da birkaç evci arıya verir. Arı alt çenesini geri çekilmiş hortumu ile açar ve dilin ucunda bir damla sivi görülür. Evci ari hortumunu uzatir ve damlayi çeker.İşlem süresi ve islemde görev alan ari sayisi koloninin gücüne ve bal için getirilen hammaddeye baglidir. Güçlü nektar akimi süresince petek gözlere bir aridan digerine geçisin daha az yapildigi yari olulastirilmis bal depolanir.

7 Şubat 2008 Perşembe

POLEN NEDİR

Polen nedir?

Arıların 200 ila 3000 arası çiçekten toplayarak, kanatlarında kovana getirdikleri
bitkinin erkek üreme hücresi olan doğa harikası bir bitki özüdür. Arılar bal yapmak için çiçeklerden besin toplarken, çiçekten çiçeğe konarlar. Böylece hem çiçeklerin döllenmesini sağlarlar hem de yavrularını beslemek için kovana polen götürürler. Polenin çok yüksek besin değerli olduğu keşfedildikten sonra kovanların girişlerine polen tuzakları yerleştirilmiş ve bu sayede arıyı rahatsız etmeden kovandaki polen stokları toplanmaya başlanmıştır. Arıların kovana girişlerinde kanatlarından tuzaklara düşen polen; naturel kurutma sistemiyle kurutulur ve çok kıymetli bir besin haline gelir.
Polenler renk, şekil ve içerikleri bakımından büyük farklılıklar gösterirler. Polenlerin %80'i sarıdır. Bunun dışında siyah, kırmızı, mor, pembe, eflatun vb. renklerde polene rastlamak da mümkündür. Polene bu renkleri veren renk maddeleridir. Bu renk maddelerden karotenoidler başlıcı a-karoten, b-karoten, lycopin, xanthophyl ve zeaksonthinden ibarettir. Klorofil varlığına polende rastlanılmamıştır. Polende ortalama %25 protein vardır. Protein miktarı polenin türüne, yöresine, toplama sistemine göre farklılıklar göstermektedir. Polen bilim dalı Patinoloji'dir. İyi cins polen; naturel kurutma sistemiyle vitaminleri ölmeden kurutulmuş, taze ve bol nektarlı çiçeklerden toplanan 1.sınıf olmalıdır.

Polende bulunan vitaminler ve mineraller

Polen bilim dalı Palinoloji'dir.

Polende tam 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, coenzim, pigment, karbonhidrat ve ferment vardır.

Polende bulunan başlıca asitler pantothenic, linoleik, ascorbik ve araohidonik'dir. Demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyum ise varlığı polende tespit edilen elementlerden bazılarıdır. Polende bulunan iz elementler alüminyum, nikel, titaniyum ve çinkodur.

Dünyaca tanınmış bir araştırma örgütü CNRS Araştırma Örgütü'nün; Araştırma Uzmanlarından Armond PONS; kitabında polenin bütün vitaminleri taşığıdığını açıklamıştır.

Polende bulunan vitaminler A, B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8, B9, B12, C, D, E, H, P, PP'dir.

Polende yüksek oranda rutin vardır (rutin kılcal damarları etkiler, aynı zamanda kalp kasının çalışmasını güçlendirir).

Chauvin ve Lenormand'ın araştırmalarıyla polenin antibiotikler içerdiği kanıtlanmıştır. Grecean ve Enciu'nin bu konuda yaptığı çalışmalar sonunda polenin Staphylococcus, Salmonella, Ecoli ve Bacillus anthracis'e karşı etkili olduğu ve bunların üremelerini engellediği tespit edilmiştir.

Polende insan yaşamının ihtiyacı için her şey mevcuttur. Bulundurduğu (oglio-elementler) madenler, aminoasitler ve en son olarak zengin çeşitli vitaminler yanında; protein, yağ, şeker, madeni gıda, hormon, büyütücü faktör, pigment; beyin ve vücutça yorgun insanların tüm ihtiyacını karşılar. Anemi (kansızlık) hastalarında, bir ay süre ile her gün bir kahve kaşığı polen yedirilen bünyelerdeki alyuvarların; milimetre küpte 500.000 arttığını göstermiştir

1 Gram Polendeki 8 mg B1 vitaminini şu besinler sağlar: 70 gram Bira mayası, 3 kg. Karaciğer, 8 tam kepekli ekmek, 20 kg. elma veya domates
1 Gram Polendeki 5 mg B2 vitaminini şu besinler sağlar: 50 gram Bira mayası, 6 kg. portakal, 12 kg. domates, 16 kg. elma 74 adet beyaz ekmek
1 Gram Polendeki 27 mg B5 vitaminini şu besinler sağlar: 35 gram Bira mayası, 13 kg. sığır eti, 25 kg. kabuklu buğday, 95 lt süt


Dünya bilimadamlarına göre polen ve faydaları

"Geleneksel tıbbi tedaviler gören MİDE ÜLSER'li hastaların %29'u iyileşebilirken, Polen yedirilerek tedavi edilmiş MİDE ÜLSER'lilerin %59.2'sin de Mide yaralarının iyileştiği denenerek kanıtlanmıştır."
Rusya Irkomtsk Tedavi Kliniği

"Günde 2 gram Polen yiyen hastalardaki YARA VE YANIKLAR'ın iyileşmesinde %30 hızlanış ve artış olmuştur."

ABD Wagne Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Prof.Dr.N.S.Gimbal
"Bizler bilim adamları henüz polenin nasıl olup da hastalıkları iyi ettiğini bilmiyoruz. (1969'da polenin bileşimi henüz tam bilinemiyordu). Fakat, çeşitli antibiyotik ilaçlarla tedavi edildiği halde iyi olmayan pek çok hastam, gözlerimin önünde iyi olmuşlardır. Bir çok SOLUNUM HASTALIKLARI'ının da polenle tedavi edildiğini ve hastaların gerçekten hastalığı ve nekahat süresini süratle atlattıklarını müşahade ettik. Söylenecek tek şey yok. İnsanlık demek ki burnunun dibinde [i]bulunan bu "Harika İlacı" şimdiye kadar hiç farketmeden yaşamış."
İsveç Upsala Üniversitesi - Eric Ask Umparc

"Polen YÜKSEK TANSİYON'a, DAMAR TIKANIKLIĞI'na, KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ'ne, KRONER TROMBAZ ve FELÇ'lere karşı koruyucu ve iyileştirici etki yapıyor."

Dr. Nemarov - Dr. Egerov - Dr. Mistchenko - Dr. Kodiser
Rus Bilimler Akademisi

"Arıların binlerce yıl önce bulduğu bu harika besin, onların lavrasını en hızlı büyüten, kendi vücutlarını en sağlıklı kılan, en çok yaşatan, en güzel balı sağlayan bir besin. Poleni deneyerek buldu arılar. Oysa insanlar ancak 20.yüzyıl sonlarına doğru analizlerini yapınca polenin değerini anlayabildiler. En önemli besinlerinden binlerce kat fazla vitaminler taşıdığını görünce 1 gram polenin insana gün boyu yeterli olduğunu hesapladılar.
Bir arının günde 4000 çiçeğe konarak 35 günlük ömründe yapabildiği 10 gramcık balı, insanların kovandan çalarak yediklerini görüyordu arılar. Oysa, günün birinde 2-200 mikronluk biricik besinlerini insanların da "Harika Besin" yapacaklarını, bir santimlik boylarını ve küçücük beyinleriyle düşünemezlerdi arılar. Bitki hayatının sırrını taşıyan çiçek tozlarını "Doğanın En Üstün Besini" seçerek ömür boyu yiyen ve gerçek balı yapan arılar onun "Tam Besin" olduğunu biliyorlardı. Öyle bir besin ki, yapısında 70'e yakın cevher taşımaktadır. Bütün vitaminleri, 22 çeşit aminoasiti, sindirim fermentlerini, hormonları, yağları, doğal şekerleri, mineralleri yapısında bulundurmaktadır. Polen besinler dünyasının son harikasıdır."
Kaynak : Gayelord Hauser (Güzel ol, Dinç yaşa)
Türkiye - Dr. Erdal Erkan (İlk Bilimadamlarımızdan)

ARI SÜTÜ

Arı sütü; işci arıların gırtlak bezelerinden salgılanan bir bal emülsiyonudur. Kraliçe arının besini olup, besin değeri son derece yüksektir. Tüm yaşamı boyunca arı sütü ile beslenen kraliçe arının ömrünün uzunluğuna da en önemli işarettir. Diğer arılar sadece 2 ay yaşarken, kraliçe arının ömrü 6 yıldır. Bu besinde, kraliçe arının niçin inanılmaz büyük (iri), uzun ömürlü, verimli ve diğer arılarla mukayese edildiğinde neden daha fazla enerjiye sahip olduğunun sırrı saklıdır. Kraliçe arı, sadece arı sütü ile beslenerek günde 3.000 yumurta üretir ve bu emülsiyon kraliçe arıyı sağlıklı ve güçlü tutmak için gerekli besinleri de sağlar. Hayatlarının ilk 2 günü bebek arılar (lavra), işci arılar tarafından yapılan özel bir karışımla beslenirler. İşci arıların yutmaksızın çiğnedikleri, çiçek tozlarından yaptıkları ve başlarının üstündeki bir bezede sakladıkları özel bir madde ile karıştırdıkları bu maddeye arı sütü denilir. İlk 2 günde, bu kuvvetli protein gıdası bebek arıları (larvaları) küçük bir arıya dönüştürür. Bu işlem gerçekleştikten sonra, işci arılar arı sütü üretimini azaltırlar ve sadece mevcut kraliçe arı ve bir sonraki sefer kraliçe arı olarak seçilen arı için üretime devam ederler. Hem kraliçe arı hem de prenses arı bu gıda ile beslenmeye devam eder.

Araştırmalar, arı sütünün insan vücuduna da, en az kraliçe arıya sağladığı yayar kadar yarar sağladığını ortaya koymaktadır. Arı sütü, bir çok çeşit etken madde; enzimler, amino asitler, vitamin ve mineraller içermekle kalmayıp, metabolizma için çok önemli olan panteik asit (pantheic acid), asetilkolin (acetylcholine), protein, bağışıklık sistemini güçlendiren ve ruhsal-fiziksel dayanıklılığı artırıcı bir yağ asidi olan 10-HDA (10-Hydroxy-2 Decenoic Acid), sepanin asit (sepanine acid), hastalıkların iyileşme döneminden sonra sindirimi düzenlemek ve iştahı açmak için çok ideal olan oleik asit (oleic acid) içerir.

Doğal hormon ve enzimleriyle beraber içerdiği vitaminler arasında tüm B vitaminleri (B-Complex vitamins), A, C ve E vitaminleri vardır. Ayrıca 10 temel amino asitten (esansiyel) sekizini de (lizin, metionin, lösin, fenil-alanin, treonin, triptofan, valin, izolösin) doğal hormon ve enzimleriyle içermektedir. Tüm bunlara ilave olarak; kalsiyum, potasyum, fosfor, demir, sülfür, bakır ve silisyum minerallerini de içerir.

Bu faydalı maddeleri yüksek oranda içerdiği için, vücudu strese ve dış etkenlere karşı güçlü kılmakta ve onun anti-bakteriyel ve antibiyotik özelliği ise soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı korunmamıza yardımcı olmaktadır.

Arı sütü bir doğa harikası olarak; aşağıdaki durumları önlemede veya iyileştirmede yardımcı olmaktadır :

· Bronşiyal Astım

· Akciğer Hastalıkları

· Uykusuzluk

· Mide Ülseri

· Böbrek Hastalıkları

· Kırıkların daha hızlı iyileştirilmesi

· Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi

· Saç, cilt ve tırnakların beslenmesi ve güçlendirilmesi

· Sindirim sistemini sağlıklı tutmak

· Üreme ve boşaltım sistemini korumak

· Ruhsal ve zihinsel (mental) dayanıklılığı artırmak

· Düşük Tansiyon

· Metabolizmayı canlandırmak, enerji vermek

· Yorgunluk

· Soğuk algınlığı ve grip

· Strese ve dış etkenlere karşı dayanıklılık

· Sinirsel ve ruhsal dengenin kurulması



Yıllardır, arı sütünün olağanüstü gençleştirme gücü ve sağlığa faydaları araştırılmaktadır. Nispeten Amerika’da pek fazla bilinmemesine rağmen, Avrupa ve Asya’da çok uzun bir süreden beri bilinmekte ve kullanılmaktadır. Arı sütü’ nün ünü 1950’li yıllarda Avrupa’da onun hakkında yayınlanan yazı ve raporlardan sonra dünyaya yayılmıştır. Gerçekte arı sütü hakkında en fazla araştırma ve tıbbi yayın Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Çin ve Japonya’da yapılmıştır. Şu an için Japonya dünyada en fazla arı sütü tüketen ülke durumundadır.

Arı sütü, hem erkek hem de kadınların kullanabilecekleri bir doğal ürün olup, ruhsal ve fiziksel vücudunu dengede tutmak isteyen herkes, özellikle orta yaş ve üzerinde olanlar, menopoz dönemindeki kadınlar, en yüksek fiziksel dayanıklılığı arzu eden sporcu veya vücut geliştiriciler onu kullanabilir.

4 Şubat 2008 Pazartesi

ARICILIKTA YENİ AÇILIM

Ben 5 yıldır arıcılık yapıyorum. Mücize gıda bal ve arınının diğer mücizevi ürünleri olan polen, arısütü, propolis, arı zehiri ve apilarmin üretip direk tüketiciye sunuyorum. Bu beş yıl boyunca denediğim üretim tekniklerini değerlendirerek bu yıl kendi üretim tekniğim ile katkısız şekersiz ilaçsız bal ve arı ürünlerimi denemek isterseniz bu siteden bana ulaşabilirsiniz.Bu tekniği de tüm arıcılar ve tüketiciler ile paylaşacağım. Şu an ülkemizde de uygulanan koloni destek sistemi ile paket arıcılığın sentezinden oluşan bu yöntem şöyle özetlenebilir:
Bal toplayan koloniler ve bu kolonilere işçi yetiştiren kolonilerin farklı olmasına dayanan kombine bir sistem. Sabit arılığımda işçi yetiştiren kovanlar besin takviyesi yapılarak işçi üretimi teşvik edilir. Bu kovanlardan üretilen işçiler hiç bir şekilde besin takviyesi ve ilaçlama yapılmayan üretim kovanlarına aktarılır. Üretim kovanlarında işçi sayısı büyük kısmı tarlacı olmak üzere 80 bin çivarında tutulur. Bu koloninin en verimli olduğu sayıdır.Benim uyguladığım bu sistemde 2 koloni(kovan) ile 1 üretim kolonisi(kovan) desteklenmektedir. Ve üretim kovanları çiçeğin olduğu yere götürüldüğü için,üretilen bal da kekik balı, akasya balı, ıhlamur balı, yayla balı, ayçiceği balı, kestane balı, ıhlamur-kestane gibi ayrılabilmekte ve ayrı zaman dilimlerinde toplanabilmektedir.
Ayrıca ilgilisi için yeter sayıda karakovan üretimi de yapmaktayım. Gerek ürün istekleriniz gerekse bilgi paylaşımı için bana umit-kiris@hotmail.com veya 0 554 767 07 17 / 0 537 955 80 20 telefonlardan ulaşabilirsiniz.

31 Ocak 2008 Perşembe

ARI SÜTÜ NEDİR

ARI SÜTÜ NEDİR?

Arının yaşamının 6. ve 10. günleri arasında başında bulunan bir bezeden salgıladığı sıvıya verilen addır. Bu sıvı ile arı, larvalarını ve arıbeyini besler. Arıbeyi yaşamı boyunca bu sıvı ile beslenmesine karşılık, yaşamlarını işçi olarak sürdürecek olan larvalar yaşamlarının 3. gününden başlamak üzere çiçektozu ile beslenir.

Tadı: Keskin ve ekşidir. Rengi bulanık sarı ile koyu kahverengimsi yeşil arasında değişir.

Saklanması: Arısütü nemlenmeye karşı çok iyi korunarak ışık geçirmez kaplarda, buz dolabında yakl. 50 C de aylarca saklanabilir.

İçindeki bazı maddeler: (%67si sıvı, %33ü kuru maddedir). Proteinler, yağlar, şeker, vitaminler (Bi, B2, B6, pantothen asit, folik asit), hormonlar,...

Arısütü uzun süre olağanüstü madde olarak göklere çıkarılmıştır. Mucizeler yaratan madde olduğunu ileri sürenler de olmuştur. Yapılan analizler içersinde çiçektozunda bulunan maddeler olduğunu ortaya çıkarmıştır. İçersindeki uçucu madde nedeni sürekli olarak verildiğinde larva işçi olacağına arıbeyi olmaktadır. Yapılan araştırma ve denemeler arısütünün, çiçektozunun bal ile iyi bir kombinasyonu olduğunu göstermektedir. Yalnız başına deri üzerinde olumlu etki yapmaktadır.